reklam
İzmir https://www.booked.net/
+C

Yük.: +13°

Düş.: -1°

Pt, 11.02.2019
Ana Sayfa SELÇUK EFES HABERLERİ 06 Nisan 2014, 23:02 1480 Görüntüleme

Kim kazandı ? Kim kaybett i?

reklam
reklam

Heyecanla beklenen o gün gelip geçti. Tartışmalar arasında sandıklar sayılıp birçok yerleşim yerinde sonuçlar açıklandı.

Bir Ahmet Çipli Yazısı


Heyecanla beklenen o gün gelip geçti. Tartışmalar arasında sandıklar sayılıp birçok yerleşim yerinde sonuçlar açıklandı, kimileri memnun ve mutlu oldu, kimileri ise kahroldu. Bende kahrolanlar arasındayım. Aktif olarak desteklediğim hiçbir aday seçimi kazanamadı. Pardon bir kişi hariç o da mahalle muhtarımız. İnanın onu da tanımam etmem. Sadece özel bir nedenle oy verdim kendisine, hayırlı olur inşallah. Yani anlayacağınız bu yerel seçimlerde bende başarısızlığı tadanlardanım. Şu an bende suçluyorum birçokları gibi birçoklarını. Tabi en başta kendimi. İlerde bu suçlamaların açılımını sizlere yapacağım. Bu nedenle şimdilik bir süre sormayın bana neden ve niçin leri mi. Nasılsa bir süre sonra herkes her şeyle yüzleşecek ve aradığı soruların yanıtlarını yaşayarak bulacak.  Gelelim biz yeni yazımızın konusuna. Bazı okuyucularım telefon açıp benim 27 Ocak 2014 tarihli yazımı bir kez daha okuduklarını ve çok etkilendiklerini, bu yazımı yeniden dostlarıyla paylaştıklarını söyleyince bende açıp tekrar okudum. Okudum ve o eski yazımı sizlerle paylaşmanın gündem gereği uygun olacağına karar verdim. Haydi, buyurun dilerseniz sizde bir kez daha okuyuverin işte. Özellikle seçim kaybeden belediye başkan adaylarının okumalarını öneririm dostça duygularla…     

Oysa neden belliydi ( Tarih 27.01.2014)

Yerel seçimlere iki ay gibi bir süre kaldı ya döviz gibi değer artışına uğrayı verdik biz seçmenler. Her ne kadar siyasi partiler aday yapacakları isimleri bize sormadılarsa da de biz hoş görülü seçmenler olarak hiçbir küskünlüğe kapılmadan onların peşine düşüvereceğiz bu kez de. Onlar konuşacak bizler dinleyeceğiz ve o gün geldiğinde o adayın kaderini tayin edeceğiz. Bizim oyumuzla aday dostumuz ya oturacak o koltuğa ya da bıraktığı yerden yaşamına devam edecek. Anlayacağınız o kadar önemliyiz işte. Bir insanı mutlu veya mutsuz etmek iki parmağımızla evet kaşesi arasında ki ortak harekete bağlı. O adayı iyi dinlemiş ve söylediklerinden ikna olmuşsak, tutumumuzu pekiştirmişsek veya tercihimizi değiştirecek güçteyse bu ikna edilişimiz basacağız evet mührünü onun ismi üstüne. İkna olmamışsak yandı güzelim başkan adayı. Neden ikna olamadığımızı düşünüp duracak bir dahaki seçime kadar o aday arkadaşımız. Acabalar kafasında kelebekler gibi dönüp duracak yıllar boyu. Oysa yanıtı o kadar açıktı ki seçilemeyişinin.  Ama o yinede seçmenleri suçlayacak, “aptal bunlar”  “hain bunlar” “ dönek bunlar” “gözleri görmez zavallılar bunlar” diye kendisine oy vermeyenlere içinden sövüp sayarken bir dizi somut gerçek onun aklına bile gelmeyecek.

Oysa neden belliydi. Seçimden yıllar öncesinden başlıyordu neden sorularının yanıtları. Aday olduğu kentinin insanlarından hep uzak durmuştu. Onların cenazelerine katılmamış acılarını paylamamıştı. Davet edildiği düğünlerde kendisine ayrılan masayı boş bırakmış, onların mutluluğuna ortak olmamıştı. Asker uğurlamalarında da yoktu o. Bir kez bile “ en büyük asker bizim asker “ diye bağırmamış, çalan davul –zurna önünde o gençlerle bir kez bile halaya durmamıştı. Sadece partisinin gücüne, partililerinin sayısı ve fedakârlığına güvenmişti. Hele birde partisi iktidardaysa keyfine değme gitsin. O rüzgârla nasılsa seçiliverecekti. Genel seçimlerle yerel seçimlerin özelliklerinin aynı olmadığı, yerel seçimlerde adayın isminin doğal olarak öne çıktığını hiç düşünememişti. Seçim kampanyası boyunca hep o konuşmuş, seçmen dinlemişti. Yaşadığımız çağda insanların her şeyden önce sözlerinin dinlenmesine, anlaşılmasına, önemsenmesine ihtiyaç duyduklarını hiç hesaba katmamıştı. Bir seçmeni etkilemenin öyle kolay olmadığını, iletişim esnasında taraflar arasında bir ortaklık, anlaşma ve uzlaşmanın kurulması gerektiği kuralına özen göstermemişti. Günümüzde insanların birlikte olmaya, dayanışmaya, selamlaşmaya aç olduğunu bilmeliydi ta baştan. Seçim kampanyasında iletişim kurduğu insanları tanımak, anlamak ve onların kültürel özelliklerini dikkate alarak iletişim kurmasının daha doğru olacağını düşünememişti bir türlü. Hedef kitlesini, bu kitleye seslenecek iletişim araçlarını doğru seçmemişti en baştan. Konuşurken doğal olamamış, doğru sözcükleri seçememiş, akıcı, açık, heyecan ve umut taşıyıcı bir nitelikte konuşamamıştı. Beden dilini kullanmakta yeteneksizdi. Seçim sloganları seçmenin aklında kalmayacak, dilinde yer bulmayacak şekilde uzun kelimelerden oluşmuştu. Kampanya süresince ne yapsa bir algı yaratamamış, tam tersi hakkında oluşan veya oluşturulan olumsuz algıları ise bertaraf edememişti. Kıyafet seçimi bulunduğu ortamlara uygun değildi. Fotoğraflarında kötü bir görüntüsü vardı. Projeleri inandırıcı, mantıklı ve olabilirliği akla yatkın değildi. Bol keseden atıp durmuştu. Kentinin ve o kentin insanlarının gereksinim duyduğu önemde projeler değildi. Hayatiyetliği yoktu. İnsanların ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılamıyordu bu proje ve vaatler. Listesinde vitrine girecek isimler yoktu. Kent insanın demografik yapısı dikkate alınmamıştı o listede. Birçok kesim, gençler ve kadınlar yeterince temsil edilmiyorlardı. Şaibeli, toplumda karşılığı olmayan, sevilmeyen kişilerle görüntü vererek sürdürmüştü seçim kampanyasını. Her gittiği yerde yanında tepki çeken o isimler vardı.      

Birçoğu kırgındı, küskündü o çok güvendiği partilileri, tek amaç etrafında bir türlü kenetlenememiş, kampanya boyunca yeterli katkıyı maalesef koyamamışlardı. İyi yönetememişlerdi bu koca kalabalığı, her kafadan bir ses çıkmıştı aylar boyunca. Aday ne partililerine nede en geniş seçmene olumlu bir imaj çizememişti. Rakiplerini fazla hafife almış, onların seçim kampanyalarını yakından takip edip doğru strateji ve taktikler programlayamamıştı. Kampanyanın takvimi, hızı, kampanya faaliyetlerinin zamanlaması ve yürütülmesi, uygun kanal ve araçların seçimi hatalarla doluydu. Kampanya bütçesi bile önceden oluşturulmamış, doğru rakamlandırılamamıştı. Çağımızın en en önemli ve etkili iletişim aracı olan sosyal medyadan etkin şekilde yararlanılmadığı gibi klasik iletişim araçları olan yazılı, görsel ve işitsel medya bile önemsiz görülmüş, kullanılamamıştı. Medya sahipleri ve medya çalışanlarına hep kuşkuyla bakılmış, onları sürece katacak açılımlar yapılamamıştı.

 

Ve işte seçimi hiç önemsemediği bir rakibine kaptırmıştı. Şimdi yalnızdı.  Miting alanlarını dolduran o binler, on binler etrafında kalmamıştı. Ailesi ve birkaç yakın arkadaşından başka sıkıntısını paylaşacağı hiç kimse yoktu. Yalnız ve güçsüzdü artık.    



Ahmet Çipli

Bu haber 1480 defa okunmuştur.

reklam
reklam

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

reklam
reklam
reklam
Medyaled izmir web tasarım