İzmir Fuarında gerçekleştirilen Özgür Mikrofon Söyleşilerinin konuğu olan Enver Aysever, Başkan Kocaoğlu nun Diyarbakır gezisi çok önemli. Ben isterim ki, Başkan kalksın Antakya ya da gitsin.
82. İzmir Enternasyonal Fuarı’nda en beğenilen etkinliklerinden biri haline gelen “Özgür Mikrofon”da çok yönlü çalışmaları ile dikkat çeken tiyatrocu, yönetmen, yazar, program yapımcısı Enver Aysever İzmirlilerle buluştu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da izlediği söyleşide, ülke ve dünya gündeminden önemli başlıklarla birlikte Gezi olayları, eğitim sistemi, sağlık sistemi, şehir yaşantısında konutların nasıl hapishanelere dönüştüğü, kredi ve taksitler, özel okullar, tüketim çılgınlığı, yaşam koçluğu, YÖK uygulamaları, ODTÜ’de yaşanan olaylar, medya ve siyaset gibi geniş bir yelpazede düşüncelerini anlatan Aysever, konuşmasında özellikle kadınların toplum içindeki kurtarıcı rölüne değindi. Aysever, Türkiye’de kadınların yaşam koşullarının giderek ağırlaştığına da dikkat çekti.
Aysever özetle şunları söyledi:
“Yaşamayı seven, konuksever ve geldiğiniz zaman yaşam sevincini hızla size aktaran bir kent İzmir. İzmir için tutucu, milliyetçi vs diyenler oldu. Ben İzmir’in vatan sevgisinin milliyetçilik ile karıştırıldığını, İzmir’in yaşam biçimini savunmak için saldırıldığını düşündüm. İzmir’deki insanların Türkiye’deki hiç kimseyle sorunu olmaz. İzmir özgür yaşamanın kentidir. Kürt meselesinin çözümünün de İzmir’den geçtiğini düşündüm. İzmir’deki insanın kendini öteki olarak hissettirmemek gerektiğini düşündüm. Ve hatta daha da ileriye gittim; belki de Kürt siyasetinin figürlerinin burada kendisini anlatması gerektiğini, İzmirlilerin de Diyarbakır’da kendisini anlatması gerektiğini düşündüm. Çünkü ancak entellektüel hayat geliştiği zaman sorunların aşıldığını düşündüm ve hala böyle düşünüyorum.”
İtiraz edebilmek
Konuşmasında toplumda oluşturulmaya çalışılan ayrıştırmaya da değinen Enver Aysever, “Eğer bir toplum herhangi bir sebepten dolayı üzerinde baskı, otoriterlik duygusu taşıyorsa ve bir toplumun insanları yani örneğin kadınları, örneğin Alevileri, solcuları, yoksulları ve giderek daha büyük kitlesi ve mazlumların sayısı inanılmaz bir şekilde artıyorsa ve bir ülkede neredeyse düşünmek kabahat, yazmak suç ve dayak yemek, cezalandırılmak meşru hale geliyorsa, o zaman itiraz etmek gerekir. Ben Türkiye’de yaşan bir insan olarak kılık kıyafet nedeniyle bir kimsenin iyi ya da kötü olduğunu anlayacak güçte değilim. Ben bir kimsenin mezhebi nedeniyle iyi ya da kötü olduğunu anlayacak durumda değilim. Ben bir kimsenin dini ya da milliyeti nedeniyle de iyi ya da kötü olduğunu anlayacak bir kimse değilim. Benim bir tane ölçüm vardır. O ölçü de vicdandır. Türkiye net bir şekilde artık vicdanlılar ve vicdansızlar olarak ayrılmıştır. Ahlaklılar ve ahlaksızlarda olduğu gibi. Ve vicdanlı olanlar toprağına, insanına, bitkisine sahip çıkanlar, saygı duyanlar bir yanda olmalı ve itiraz etmelidirler. Ben bize dayatılan ve bence çok da trajik olan ayrımların işin esasını kaçırmak için özel olarak kurgulandığı kanaatindeyim; bunun tekrar altını çizmek isterim. Ve zaman zaman popülizmin, gerçeği söyleyememenin prim yaptığını, bundan dolayı da ağır bedeller ödediğini düşünüyoruz.
Sayın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız burada. Bana göre Başkan Aziz Kocaoğlu’nun buradan kalkıp Diyarbakır’a giderek, Diyarbakır’daki insanı da buraya davet ederek, aynı toprağın insanları olduğumuzu ve aslında dökülen kanın bizim çocukların kanı olduğunu anımsatması, çok önemli bir icraattır. Ben isterim ki, Başkan kalksın Antakya’ya da gitsin. Oradaki insanların da koluna girsin. İzmir’in dostluğunu, sevgisini götürsün. AKP’li Antakya Belediye Başkanını da buraya çağırsın ve desin ki ‘Barış kentine hoş geldin. Sen de hatırla barış kentinin belediye başkanısın, orada savaş olmaz’ desin bence bu çok önemli” dedi.
Söyleşinin sonunda Başkan Aziz Kocaoğlu, Enver Aysever’e katkılarında dolayı teşekkür plaketi verdi.
Bu haber 1036 defa okunmuştur.
